Bildiğiniz gibi modern füze tasarımı düşük görünürlük, yüksek doğruluk ve karmaşık rehberlik sistemleri etrafında şekilleniyor. Ancak uzun süren çatışmalarda daralan tedarik zincirleri ve hızla değişen taktik ihtiyaçlar bazen bu geleneksel yaklaşımları bir kenara bırakmayı gerektiriyor. Nitekim Ukrayna cephesinde de şu anda tam olarak bu yaşanıyor. Batı’nın muazzam desteğine rağmen savaş uzadıkça elindeki imkânlar daha kısıtlı hâle gelen Ukrayna, sınırlı kaynaklarla stratejik etki yaratmanın yollarını ararken geleneksel tedarik zincirlerinin dışında, yerel imkânlarla hızlıca devreye alınabilecek silah sistemleri geliştirmeye yöneldi. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de kısa süre önce sahneye çıkan Flamingo FP-5 oldu. “Frankenstein füzesi” olarak anılan Flamingo FP-5; düşük görünürlük ve yüksek doğruluk gibi gereksinimleri geri plana atıp, kısıtlı imkânlarla üretime ve yıkım gücüne odaklanıyor.
Flamingo FP-5, Farklı Parçaları Bir Araya Getiren Bir “Frankenstein Füzesi”
Farklı kaynaklardan gelen farklı parçaların bir araya getirilmesiyle oluşturulan Flamingo FP-5, bu yönüyle “Frankenstein füzesi” tanımlamasının hakkını veriyor. Ukrayna’nın sahadaki mühendisleri ve atölyeleri, kullanılmamış veya hasar görmüş askeri stoklardan, düşürülmüş uçakların enkazından, sivil havacılık yedek parçalarından ve hatta endüstriyel hurdalıklardan topladıkları bileşenleri bir araya getiriyor; bazı alt montajlar küçük yerel imalathanelerde hızla yeniden işleniyor veya 3D yazıcılarla destekleniyor.
Bu mozaik yapı, maliyetleri ve üretim sürelerini dramatik şekilde düşürüyor belki ama beraberinde büyük uyumluluk ve güvenilirlik riskleri getiriyor. Neticede farklı üreticilere ait parçaların toleransları, malzeme yaşları ve bakım geçmişleri birbirini tutmayabiliyor. Ancak Flamingo zaten bir teknolojik kusursuzluk örneğinden ziyade, zaruretten ortaya çıkmış bir zor zaman buluşu. Bu yüzden bu tarz kusurarı göz ardı ediliyor.
Zaten Flamingo FP-5, incelikten ve hassasiyetten ziyade etkiyi önceliyor. Sistemin en dikkat çekici unsuru yaklaşık 1.15 tonluk savaş başlığı. Böylesine büyük bir savaş başlığı kullanılması, yüksek isabet ihtiyacını azaltıyor. Çünkü Flamingo FP-5, tam isabet olmasa da geniş bir alanı ağır hasara uğratabiliyor ki bu da özellikle Rusya’nın tesislerini hedef alan saldırılar için fazlasıyla yeterli oluyor.
Flamingo FP-5’in yaklaşık 12–14 metre uzunluğunda, 6 metre kanat açıklığına sahip gövdesi, 1.15 tonluk bu savaş başlığını taşıyacak biçimde tasarlanmış. Gövde monokok fiberglas malzeme kullanılarak hafif tutulmuş; itki için ise sahadan toplanıp modifiye edilen AI-25 tipi turbojetlar tercih edilmiş. Flamingo’nun rehberliği ise GNSS (uydu) tabanlı. Bu sistem hızlı ve ucuza sağlanıyor olsa da sinyal bozma (jamming) ve sahte sinyaller (spoofing) karşısında bir hayli savunmasız. Aynı şekilde, fiberglasın radar şeffaflığından gelen kısmi avantajı dışında aktif düşük görünürlük sağlamıyor. Bu yüzden hava savunma sistemlerine karşı da pek koruma sağlamıyor. Ancak en başta da belirttiğimiz üzere bu “Frankenstein füzesi”nin başka öncelikleri var.
Flamingo FP-5’in menzili tam olarak bilinmiyor olsa da gelen raporlar yaklaşık 3.000 km’lik bir menzile işaret ediyor. Bu hesaplar yakıt kapasitesi ve motor yakıt tüketimine dayalı modellere dayanıyor, ancak fiili uzun menzilli atışla henüz tam doğrulanmış değil. Hız olarak süpersonik değil, alçak hızlı (subsonik) bir seyir füzesi olduğu düşünülüyor ki Flamingo’yu gelişmiş hava savunma sistemlerine karşı etkisiz kılan bir diğer unsur da bu. Ne var ki yüksek tahribat kapasitesi ve görece ucuza mâl edilebiliyor olması, bu tarz handikaplarını örtüyor. Çünkü bu eksikliklerine rağmen Flamingo FP-5, hem hava savunma sistemlerini yormak, hem de seri hâlinde fırlatıldığında olası isabette yüksek tahribat yaratmasıyla işlevselliğini koruyor.
Sonuç olarak Flamingo FP-5, Ukrayna cephesinde kaynakların kıt olduğu bir ortamda ortaya çıkan bir pratik zekâ ürünü olarak dikkat çekiyor. Bir yandan maliyet ve üretim hızıyla stratejik fırsatlar sunarken, diğer yandan güvenilirlik, tespit edilme ve isabet sorunları gibi ciddi handikaplar barındırıyor. Tek başına savaşın kaderini değiştirecek sihirli bir çözüm değil belki ama diğer silah sistemleriyle koordine edildiğinde katkı sağlayabiliyor.
Kaynak : https://www.donanimhaber.com/ukrayna-dan-frankenstein-fuzesi-sinirli-imk-nlara-yaratici-cozum–198068



