Son yıllarda televizyon üreticileri, özellikle 4K ve 8K gibi ultra yüksek çözünürlüklü ekranları “gözle görülür fark yaratan” ürünler olarak kullanıcılara sunuyor. Daha keskin görüntü, daha fazla detay ve daha gerçekçi bir izleme deneyimi vadeden bu pazarlama söylemi, günümüzde TV satın alma davranışını belirleyen en önemli unsurlardan biri hâline gelmiş durumda. Ancak Cambridge Üniversitesi ve Meta tarafından yapılan yeni bir araştırma, bu algıyı kökten sarsacak sonuçlar sunuyor. Araştırmaya göre çoğu oturma odasında, tipik izleme mesafelerinde 4K ve 8K televizyonlar ile daha düşük çözünürlüklü ekranlar arasında insan gözünün fark edebileceği seviyede belirgin bir görüntü farkı bulunmuyor.
Daha Fazla Piksel, Aynı Görüntü: Neden?
Araştırmanın çıkış noktası, üreticilerin uzun süredir izlediği stratejiyi sorguluyor. Onlara göre çözünürlüğü artırmak, ekrana daha fazla piksel yerleştirerek kaliteyi yükseltmenin en kestirme yolu. Ancak bilim insanları, gözlerin algı kapasitesi hesaba katılmadığı sürece çözünürlüğün tek başına anlamlı bir metrik olmadığını vurguluyor. Nature Communications’ta 27 Ekim’de yayımlanan çalışma, “piksel sayısı” yerine gözün gerçek ayırt edebilme sınırını merkeze aldı. Araştırmacılar, özellikle İngiltere’deki ortalama bir oturma düzenine (2,5 metre izleme mesafesi ve yaklaşık 44 inç ekran büyüklüğü) bakıldığında, 4K ve 8K panellerin sunduğu ekstra detayların insan gözü tarafından çoğu durumda algılanamadığını tespit etti.
Bilim insanları, klasik ekran test yöntemleri yerine “pixels per degree”, yani “derece başına piksel” adı verilen daha isabetli bir metrik kullandı. Bu ölçüm, ekrandaki piksel yoğunluğunu izleyicinin görüş alanındaki her bir derecelik açıda algılanabilen piksel miktarına göre değerlendiriyor. Çalışmada normal görüşe sahip 18 kişi, 27 inçlik bir 4K ekranı farklı mesafelerden izleyerek ince çizgilerden oluşan görüntüleri seçmeye çalıştı. Sonuçlar oldukça çarpıcıydı. İnsan gözünün gri tonlamalı görüntülerde ortalama 94 PPD’ye kadar detay ayırt edebildiği, kırmızı ve yeşil desenlerde bu sınırın 89 PPD civarına düştüğü; sarı ve mor tonlarda ise algının 53 PPD’ye kadar gerilediği belirlendi. Bu veriler, özellikle renkli görüntül197728erde gözün algısal limitlerinin çözünürlüğün etkisini büyük ölçüde törpülediğini gösteriyor.
Araştırmanın en net mesajı şu: Eğer tipik bir oturma odasında, koltuktan TV’ye birkaç metre mesafeden film veya dizi izliyorsanız, 4K veya 8K çözünürlük için fazladan ödediğiniz para gözle görülür bir karşılık üretmiyor. Araştırma ekibi bu nedenle, tüketicilerin oda boyutu, izleme mesafesi ve ekran boyutunu hesaba katarak karar vermesini sağlayacak ücretsiz bir hesaplama aracı da yayımladı. Söz konusu bu araca buradan ulaşabilirsiniz.
Meta Reality Labs araştırmacılarına göre bu çalışma yalnızca TV seçimini değil, artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR), video kodlama teknolojileri ve gelecekteki ekran standartlarının belirlenme biçimini de etkileyecek. Başka bir deyişle, “daha fazla piksel” devrinin sonu yaklaşırken, artık odak noktası gözün sınırlarıyla uyumlu, daha verimli ve akıllı görsel teknolojiler olacak.
Kaynak : https://www.donanimhaber.com/bilim-insanlari-uyardi-4k-tv-lerin-cogu-evde-hicbir-artisi-yok–197834



